21 Eylül 2013 Cumartesi

Ramazanın fazileti

Ramazan ayının Müslümanların hayatında farklı bir yeri olduğu vurgulanarak konuya girilebilir. Bu farklı konumun temel sebebinin, bu mübarek ayın, Kur’an’ın nazil olduğu ay olmasından kaynaklandığına ve bu sebeple oruçla taçlandırıldığına dikkat çekilebilir.
            Konu işlenirken yapılabilecek vurgular:
            Ramazan ayının Kur’ân-ı kerim’in nüzûlünün yıldönümü olması hususunda yapılabilecek bazı vurgular:

Ramazan Ayı Kur’an Ayıdır.
Rahmet ve mağfiret ayı olan Ramazana “Kur’an ayı” da denilmektedir. Çünkü Allah’ın insanlığa son mesaj olarak gönderdiği Kur’an-ı Kerim Hz Peygambere bu ayda inmeye başlamıştır. Konuyla ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirilmektedir:
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ
 فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ
 وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
  “(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır...” (Bakara, 2/185).
Vahiy Meleği Cebrail(a.s), her yıl Ramazan ayında Sevgili Peygamberimizle buluşur, karşılıklı olarak birbirlerine Kur’an okurlardı. Ramazanda camilerimizde ve evlerimizde okunan mukabele ve Kur’an hatimleri Cebrail ile Peygamberimiz arasında yapılan mukabele uygulamasının bir devamıdır

ü    İnsanlığa kıyamete kadar yol göstermek üzere gönderilmiş bulunan Kur’an-ı Kerim, Ramazan ayında indirilmiştir.[1][1] On iki aylık yıllık zaman dilimi içinde Ramazan ayını üstün kılan ve ona ayrı bir anlam yükleyen esas unsur işte  bu özelliktir. Yani Ramazanın Kur’an’ın indirildiği ay olmasıdır. Bunun için Ramazan ayı fazilet bakımından diğer aylardan üstün tutulmuştur.
ü    Kur’an’ın indirildiği ay oluşu, diğer bir ifadeyle İslam davetinin başlangıcının yıl dönümü olması münasebetiyle Ramazan ayının Müslüman’ın hayatında çok önemli bir yeri vardır. Kur’an-ı Kerim’de bu mübarek aydan başka özellikle övgüyle ismi  açıkça belirtilmiş bir başka ay yoktur.
Ramazan ayında rahmet kapılarının sonuna kadar açılışına ilişkin olarak yapılabilecek vurgular:
ü    Cenab-ı Hak bu ayda rahmet kapılarını sonuna kadar açarak ve kişinin manevi hayatı için olumsuz faaliyetlerde bulunan şeytani güçlerin faaliyetlerini kısıtlayarak Müslüman’a manevi hayatını gözden geçirebilmesi için büyük bir fırsat sunmaktadır. (“Ramazan geldiği zaman cennet kapıları sonuna kadar açılır, Cehennem kapıları kapatılır ve şeytanlar bağlanır” [2][2] hadis-i şerifi.)
ü    Hadis-i Şerifte geçen Cennet kapılarının açılması cehennem kapılarının kapanması ve şeytanların kösteklenmesi ifadelerinin zahiri anlamlarından daha ziyade mecâzi anlamları ön plana çıkmaktadır. Buna göre hadis-i şerif, Ramazanda Cenab-ı Hakkın af ve mağfiretinin çokluğunu, işlenen güzel amellere ve hayırlara bol sevap ihsan etmesini, şeytani güçlerin saptırma ve iğvalarının kısıtlanmasını ifade eder. İşlenen salih ameller, yapılan ibadet ve taatlar ve hayırlı faaliyetler öylesine yaygınlaşır ki, bu tablonun ortaya çıkardığı rahmet ortamında Şeytani güçlerin faaliyetlerinde önemli bir daralma meydana gelir.[3][3] Hadisin bir rivayetinde[4][4] ‘Cennet kapıları açılır’ ifadesi yerine “Rahmet kapıları açılır” ifadesinin kullanılması, hadiste mecazi anlamın kastedildiğine delil teşkil etmektedir.
ü    İşte bu rahmet ortamıyla Ramazan ayı, Müslümanların dini hayatı açısında önemli bir yoğunlaşmayı beraberinde getirir. Bu yoğunluk içerisinde yapılan ibadetler, oruç, teravih ve taatler, zikir, infak vs. Allah’ın bol rahmetiyle ve sevabıyla karşılık görür. Çünkü  “Allah güzel ameller işleyenlerin ödüllerini asla zayi etmez.[5][5]” Böylece işlenen bu ameller cenneti kazanmaya ve cehennemden uzaklaşmaya ve şeytanın faaliyetlerinin etkisinden kurtulmaya vesile olur. Sonuçta günahlardan sıyrılmak, geçmişte işlenen olumsuz amellerin ağır yükünden kurtulmak, Allah’a yaklaşmak, salih amellerin zevkine ermek, böylece iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olabilmek için ruhu arındırma imkanı elde edilmiş olur. İşte Ramazan ayı, bunun için önemli bir fırsattır ve Müslüman  açısından gerçekten tam bir rahmet ayıdır. Oruç, Kur’an tilaveti, teravih, zikir, infak… Bütün bunlar şeytani güçleri hayal kırıklığına uğratmaya ve faaliyetlerini boşa çıkarmaya yeter. Müslümanların bu hayırlı faaliyetleri sayesinde Ramazan ayında kötülüklerde önemli bir azalma meydana gelir.

            Hz. Peygamberin Ramazanı iyi değerlendirme hususundaki teşviklerine İlşikin vurgular:
ü    Rahmet ayından olabildiğince yararlanabilmeleri ve ramazanın bu geniş rahmet ortamından uzak kalmamaları için Hz. Peygamber, müminleri bu rahmet mevsimini iyi değerlendirmek üzere teşvik etmektedir.  Bu çerçevede Bir hadiste anlatılan Ramazan geldiği zaman bir münadinin: ‏ ‏Ey, hayır isteyen gel! Ey şer isteyen kendini şerden alıkoy! Allah’ın azabtan kurtaracağı kişiler var(onlardan ol)” [6][6]  diye seslendiği ve bunun her gece aynı şekilde sürdüğüne ilişkin değerlendirme vurgusuna dikkat çekilebilir.  (Bu hadisi de daha ziyade mecâzî yönüyle değerlendirmek daha bir anlamlı olur. Yani Ramazan ayında öylesine bir rahmet ve bağışlanma ortamı vardır ki bu ortam, insanı daima günahların karanlığından kurtuluşa ve iyiliklerle bezenmeye çağırmaktadır. “Ey hayır arayan, hayırlı iş yapmaya koş. İşte sana hayır yapacak mevsim dilimi. Zira bu vakitte az bir amel sebebiyle sana çok mükafat verilecektir. Ey batıl arayan kişi sen de bu işten vazgeç, kendini tut, zira şu anlar tövbe zamanı” şeklinde süren bir çağrıdır bu.)

Ramazan Ayının Ruhun yıllık revizyonu için değerlendirilebilmesi Vurgusu
ü    İşte böyle bir mevsimi iyi değerlendirerek ve Ramazan ayında bize yöneltilen arınma ve istikamet kazanma çağrısına kulak vererek manevi hayatımızı iyi bir gözden geçirmeliyiz. Tıpkı vücudun zaman zaman top yekun muayeneden geçirilmesi gibi manevi dünyamızı adeta bir chec-ap yapmalıyız.
Ruhumuzu İslam’ın güzellikleriyle ne derece süsleyebildik?
Bir Müslüman olarak İslam’ı ne derece özümseyebildik?
            İslam ahlakını ne kadar hayata geçirebildik?
Ailemiz ve çocuklarımız için üzerimize düşen görevleri yapabildik mi?
Ahiret yolculuğu için ne kadar hazırlıklıyız?
Bugüne kadar bir insan ve bir Müslüman olarak ne gibi hayırlı işler yapabildik? gibi sorularla bir nefis muhasebesi yapmalı, eksikliklerimizi, kusurlarımızı ve açıklarımızı Ramazan ayı vesilesi ile tamir etmeye ve düzeltmeye çalışmalıyız. Ruhumuzun adeta yıllık revizyonunu yapmalıyız.
ü    Ramazanın bir rahmet ve mağfiret mevsimi olmasından yararlanarak bu ayda yoğunlaşan ibadet hayatının desteğiyle namaz, oruç, zekat, teravih, infak, sadaka-i fıtır gibi hayırlarla ruhumuzu arındırabilmenin yollarını aramalı, bunun üzerine yoğunlaşmalıyız.

Ramazan Ayında Ruhu Arındırabilmek İçin uygulanabilecek bir  arınma programı vurgusu
ü    Dünya hayatının meşgaleleri içinde insan kimi zaman nefsinin dürtülerine boyun eğerek günahlara dalabilir. Önemli olan, hatayı fark ettikten sonra hatada ısrar etmemek ve Cenâb-ı Hakka yönelerek tövbe edip bağışlanma dilemektir. Günahın peşinden yapılacak içten bir istiğfar ve tövbe, günahın bağışlanmasına vesile olur.
Bunun yanında Yüce Allah, kulun hatasından dönmesi, bağışlanması ve kendisine yönelmesi için başka fırsatlar da tanımıştır. İşte bu çerçevede Müslüman için günlük, haftalık ve yıllık arınma fırsatları sunmuştur. (“Büyük günahlardan kaçınılması halinde, beş vakit namaz, aralarında işlenen günahları, aynı şekilde Cuma diğer cumaya, Ramazan diğer Ramazana kadar işlenen günahlar örter.” hadisi[7][7])
Müminin bu şekilde daima kendini arındırma imkanı vardır. Bütün mesele, samimi ve içten bir arınma tutkusuyla arınmak için gerekeni yapmaktır.
ü    Nefsini tezkiye eden yani onu kötülüklerden, dinen çirkin sayılan şeylerden, fuhşiyattan, günahlardan ve her türlü isyandan arındırıp temizleyerek benliğine İslami duyarlılık kazandırabilen kimse kurtuluşa ve mutluluğa erecektir. Ama benliğini kötülüklerin ve isyanın  karanlıklarına gömen,  böylece bir bakıma kendini uçuruma yuvarlayan, benliğini günahlara ve  çirkinliklere yuvarlamaya elverişli hale getiren de kaybedecek ve hüsrana uğrayacaktır.
ü    Tezkiye, temizlemek, geliştirmek, feyizlendirip büyütmek ve temize çıkarmak demektir. Nefsin tezkiyesi yani arındırılması derken burada kastedilen, onu kirletecek küfür, cahillik, kötü duygular, yanlış inançlar ve kötü ahlâk gibi günahkarlık ve ahlâkî düşüklükten temizlemek ve iman, ilim, irfan, iyi ve hayırlı işler, güzel ahlak gibi takva hasletleriyle terbiye edip ilahi tecelliyata mazhar olacak hale getirmektir.
ü    İbadetlerin asıl amacı, insanı Allah’a karşı tam bir teslimiyet içinde iyi insan ve iyi Müslüman yapmaktır. Ramazan ayı ibadet yoğunluğuyla ve bir rahmet mevsimi olarak nefsi arındırmak için yoğunlaştırılmış bir program uygulamaya en elverişli zaman dilimidir. Ancak bu arınma programından tam sonuç alabilmek için bu programın bir bütün olarak uygulanması gerekir. Eksik uygulanırsa beklenen sonuç alınamaz.
ü    Her şeyden önce içten bir tövbe ile kötülüklerden ve  günahlardan uzaklaşma iradesini ortaya koymak gerekiyor. Yani arınma programından beklenen sonucu alabilmek için günahlara karşı boykot gerekmektedir. Eğer böyle yapılmazsa arınma programından beklenen sonuç elde edilemez. (“Kim ki yalan söylemesi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, Cenab-ı Hak o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına hiç kıymet vermez, iltifat buyurmaz” hadisi)[8][8]
Bir taraftan sevap kazanıp hayırlı işlere koşarken öbür taraftan masiyetler terk edilmezse bu durum, altı delik bir kaba yukardan doldurulan maddenin alttan dökülüp gitmesine benzer. Böyle bir durumda kabında bir şey toplayamayan kimsenin durumuna düşülür. Bunun için Hadis-i Şerifte Rasulülah (as)’ın kötülüklerden uzak kalabilmek için oruçtan yararlanmayı tavsiye etmesi çok dikkat çekicidir. (Hz. Peygamberin evlenemeyip bu sebeple harama sürüklenme riskiyle karşı karşıya bulunan gençlere oruç tutmayı tavsiye etmesi ve orucu kalkan olarak nitelendirmesi. [9][9]  Bu son derece etkili bir ifadedir. Kalkan nasıl ki insanının fiziki varlığını ölüm darbelerine karşı korursa oruç da kişinin manevi varlığını günahlara ve ruhu kirletecek unsurlara karşı korur. )

Ramazan Ayı Münasebetiyle Ruhunu Arındırabilenlerin Kazanımları
ü    İşte Ramazan-ı Şerifin rahmet ortamından yararlanarak nefsini iyi bir tezkiyeye tabi tutup arındırabilen Müslüman: “İnanarak ve Allah’ın rızasını gözetip karşılığını umarak oruç tutan kimsenin geçmiş günahları bağışlanır”[10][10]  Hadis-i Şerifinde dile getirilen güzel sonuca kavuşur.
ü    Böylece geçmiş günahlardan sıyrılan Müslüman, hayatında geleceğe yönelik olarak temiz bir sayfa açma imkanı yakalar. Bunun yanında Ahiret hayatı için büyük mükafatlar da elde etmiş olur. Böyle bir Müslüman’ın Ahirette neler kazanmış olacağına dair pek çok hadis-i şerif olduğu söylenir ve örnekler verilir.[11][11]
ü    Ramazan ayının rahmet ortamı, hayatını Allah’ın rızasına göre düzenlemek isteyenler için bir çağrıdır. Bu çağrıya kulak verenleri  büyük fırsatlar beklemektedir. Bu tablo, ne kadar günahkar olursa olsun, manen ne kadar kirlenmiş olursa olsun kişiyi arıtabilecek güçtedir. Yeter ki kişi samimi bir arınma iradesi gösterebilsin.
ü    Rahmet kapılarını bu derece açık tutan bir dinin mensubu olarak bu rahmet ortamından kaçan, masiyetlerin bataklığını manevi gül bahçelerine tercih eden kimseler için ise, kendileri bu bataklıklardan kurtulma iradesi göstermedikçe, Cenâb-ı Hakk’ın kendilerine şuur nasip etmesini dilemekten başka yapılabilecek bir şey yoktur.





            I.      Konunun Özet Sunumu

Ramazan-ı şerif, Kur’an ayıdır. Kur’an bu ayda indirilmiştir. Kur’an’ın bu ayda indirilmiş olmasının şerefine bu ay oruçla taçlandırılmış ve Müslümanlar için yılın aylarının en hayırlısı olmuştur.
Ramazan mağfiret, rahmet ve bağışlanma ayıdır. Bunun için herhangi bir sebeple günahlara dalmış olanlar için iyi bir dönüş yapma ,  tövbe etme ve arınma mevsimidir. Bu fırsatın iyi değerlendirilmesi için Peygamber Efendimizin pek çok teşviki bulunmaktadır.
Ramazan ayında bir özeleştiri yapmalı ve kendimizi sorgulamalıyız. İslam’ı ne kadar yaşayabildiğimizi, Kur’an’ın ve Sünnetin rehberliğinden ne kadar yararlanabildiğimizi, kendimiz, sosyal ve doğal çevremiz için hayır namına neler yapabildiğimizi neler yapamadığımızı bir gözden geçirmeli ve nefis  muhasebesi yapmalıyız. Bu doğrultuda eksikliklerimizi, hayatımızın Kur’an ve Sünnete uymayan yönlerini belirlemeli ve ramazan ayında bunların telafisi için adım atmalıyız. Böylece ruhumuzu kirleten unsurlardan arındırmalıyız. Ramazan-ı şeriften ruhumuzun yıllık bakımını yapmış ve arınmış olarak tertemiz bir sayfa açmış vaziyette çıkmalıyız.
Bunun için Ramazan ayının ibadet yoğunluğundan ve rahmet ortamından olabildiğince yararlanmanın yolunu aramalı, bu rahmet ortamının desteğiyle bulaştığımız bir takım kötülükler ve yanlışlıklar varsa, bunları terk etmeliyiz.


         II.      Konu İşlenirken Başvurulabilecek Bazı Ayetler


“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. http://www.diyanet.gov.tr/kuran/mainimg/SPACE.GIF Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir.43 Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.”[12][12]

Ayrıca bakınız: Bakara 2/ 187; 33/35; Tevbe 9/120; Yusuf 12/ 90; A’raf 7/170; Yusuf 12/ 56; Kehf 18/30)








     III.      Konu İşlenirken Başvurulabilecek Bazı Hadisler
 « مَنْ لَمْ يَدعْ قَوْلَ الزُّورِ والعمَلَ بِهِ فلَيْسَ للَّهِ حَاجةٌ في أَنْ يَدَعَ طَعامَهُ وشَرَابهُ » 
 “Kim ki yalan söylemesi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, Cenab-ı Hak o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına hiç kıymet vermez, iltifat buyurmaz”[13][13]
قال رسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « قال اللَّه عَزَّ وجلَّ : كُلُّ عملِ ابْنِ آدم لهُ إِلاَّ الصِّيام ، فَإِنَّهُ لي وأَنَا أَجْزِي بِهِ . والصِّيام جُنَّةٌ فَإِذا كَانَ يوْمُ صوْمِ أَحدِكُمْ فلا يرْفُثْ ولا يَصْخَبْ ، فَإِنْ سابَّهُ أَحدٌ أَوْ قاتَلَهُ ، فَلْيقُلْ : إِنِّي صَائمٌ . والَّذِي نَفْس محَمَّدٍ بِيدِهِ لَخُلُوفُ فَمِ الصَّائمِ أَطْيبُ عِنْد اللَّهِ مِنْ رِيحِ المِسْكِ . للصَّائمِ فَرْحَتَانِ يفْرحُهُما : إِذا أَفْطرَ فَرِحَ بفِطْرِهِ ، وإذَا لَقي ربَّهُ فرِح بِصوْمِهِ » متفقٌ عليه.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Aziz ve celîl olan Allah "İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim" buyurmuştur.
Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.
Muhammed'in canı kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.
Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır. "[14][14]
 وعَنْ أَبي سَعيدٍ الخُدْريِّ رَضيَ اللَّه عنهُ قال : قالَ رسولُ اللَّهِ : « مَا مِنْ عبْدٍ يصُومُ يَوماً في سبِيلِ اللَّه إِلاَّ باعَدَ اللَّه بِذلك اليَومِ وجهَهُ عَن النَّارِ سبعينَ خرِيفاً » متفقٌ عليه .
Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Allah rızâsı için bir gün oruç tutan kimseyi Allah Teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle cehennem ateşinden yetmiş yıl uzak tutar. "[15][15]


Ramazan Gecelerinin İhyası Ve Teravih Namazı
Ramazan ayı, Allah’ın kullarına lütfettiği çok mübarek bir aydır. Fakat asıl olan bu kıymetli zaman dilimini gereği gibi ihya etmektir.
Ramazan gecelerinin ihyasıyla ilgili olarak rivayet edilen şu hadis-i şerif dikkat çekicidir:

مَنْ قَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ
Kim Ramazan ayının faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek, Ramazanı ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır[16][6].
Hz. Aişe, Hz.Ali, Hz. Zeynep ve Ebû Hureyre gibi sahabe, Hz.Peygamber’in  Ramazan gecelerini ibadetle geçirdiğini özellikle son on gününe çok önem verdiğini bildirmektedirler.
Görüldüğü gibi Ramazan gecelerini ihya etmek, son derece önemlidir.Ancak gecenin ihyasından  maksat; sadece teravih namazı kılmak değildir. Başka hayırlı ve güzel ameller de yapılmalıdır. Kur’an okumak, zikir ve tefekkürle meşgul olmak, Hz. Peygamberin hayatını okumak, ilimle meşgul olmak… Ramazan gecelerinde yapılması gereken işlerden olmalıdır. Oruç tutan kişinin, Ramazan gecelerini, gündüzleri tuttuğu orucun sevabını yok edici davranışlardan uzak olarak geçirmesi de, ihya anlamı taşımaktadır. Bu itibarla insan, Ramazanda her bakımdan kendini hesaba çekmeli, kazandığı güzellikleri korumalı, işlediği günahlardan dolayı da tevbe etmelidir. Deyim yerinde ise yeniden doğmak için Ramazanı bir fırsat bilmelidir.
Belirttiğimiz gibi Ramazan gecelerinin ihyasında en verimli ibadet teravih namazıdır. Hz. Peygamber bu namazı kılmış ve ashabına da kılmalarını tavsiye etmiştir.
Hz. Ömer döneminden sonra ise teravih namazı İslam’ın bir şiarı haline gelmiş ve Müslümanlar bunu devamlı kılmışlardır. Bu sebeple, mümkün olduğu kadar teravih namazını camide ve cemaatle eda ederek Ramazan gecelerini değerlendirme gayreti içinde olmalıyız. Teravih namazını kılarken de diğer namazlarda olduğu gibi usul ve erkanına riayet ederek acele etmeden kılmalıyız.
Burada bir hususu belirtmek istiyorum. Bazı kişiler, teravih namazını kılıp kahvehanelere koşmakta, sabahlara kadar buralarda boş vakit geçirmektedirler. Bu ise son derece yanlış olup ibadet ve tatla, aile yuvalarında huzur ve saadet içerisinde geçirilmesi gereken an ve saatlerin heba edilmesinden, boşa harcanmasından başka bir şey değildir.
Ramazan Ve Sosyal Yardımlaşma
Sosyal yardımlaşma Kur’an ve Sünnetin önem verdiği bir konudur.
İslam Dini Müslümanları birbirine manevi kardeş kılmıştır. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır.  إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ Müminler ancak kardeştirler.”[4] Ana-baba bir kardeşlerimizin sıkıntılarını gidermek için çalışıp çabalatma isek, etrafımızda bulunan maddi zorluklar içerisinde olan kardeşlerimizin de ihtiyaçlarını karşılamak üzerimize düşen bir vazifedir. Bir hadiste Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor.
 « مثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِي تَوَادِّهِمْ وتَرَاحُمِهِمْ وتَعاطُفِهِمْ ، مَثَلُ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَداعَى لهُ سائِرُ الْجسدِ بالسهَرِ والْحُمَّى »
“Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”[5]
Ramazan ayında kabir ziyaretleri çokça gerçekleştirilmektedir. Bu ziyaretlerde ise İslam Dinine uygun olmayan davranış şekilleri görülmektedir. Kabirler kabirde yatanlar için mağfiret dilenmesi, ziyaret edenler için ibret alınması gereken yerlerdir. Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır. “Kabirleri ziyaret ediniz, Çünkü bu size ahireti hatırlatır.”[6]
Günümüzde üzülerek görmekteyiz ki; Kabirler, insanlara yaratılmış olan her şeyin bir gün ölümü tadacağını hatırlatmalıyken, dünyevi işlere cevap arandığı yerler haline getirilmiştir. Türbe, yatır ve evliya kabristanları ziyaret edenler, ahireti hatırlamalı, orda yatanlarında bir gün bu hayatta yaşadıklarını ama bu dünyadan ayrıldıklarını anlamalı, kendisinin de bir gün kabire gireceğinin farkında olmalıdırlar. Kur’an okuyarak sevabını onların ruhuna bağışlamalıdır. Bu gibi işlemlerin dışında cereyan eden hadiselerin kişiye fayda yerine zarar getireceği unutulmamalıdır.
İbadetlerde Hakkın ve halkın hukukuna riayet iç içedir. Bu sebeple kendisini hem yaratanına karşı sorumlu, hem de yaşadığı topluma karşı sorumlu görenler, ibadetlerini, sırtta taşınılan bir yük olarak değil, üzerine basarak yükseklere ulaştığı bir araç olarak görmelidir. İbadet esasen Hakkın rızası için yapılsa da, sonuç itibariyle halkın hakkına riayeti de içerir. Ramazan ayında yapmış olduğumuz ibadetlerin tümünde işte böyle bir manevi boyut vardır.
Ramazan ayı gelmek üzere. İki gün sonra Rabbimiz nasip ederse kendisine kavuşacağız. Hazırlıklı olmakta, bedenimizi ve ruhumuzu kendine hazırlamakta kendimizi için fayda var. Bir sonrakine ulaşamayabiliriz. Bir sonraki Ramazanın feyiz ve bereketinden istifade edemeyebiliriz. Elde olanı değerlendirebilenler mutlu olmaktadır. Elde olmayanın peşine düşmek kişiye zarar vermektedir. Elde Ramazanımız var. Ramazanda hikmetler, müjdeler, lütuflar, manevi yağmurlar var. Hazırlık yapmalıyız Kur’an ayı geliyor. Hazırlık yapmalıyız Ramazan geliyor.
Sonuç itibariyle şu hususu da vurgulayarak vaazımı sonlandırmak isterim. Kişinin namazı, orucu, zekatı, haccı ve diğer bütün ibadetleri kendisinin iyiliklere ve sevaba ulaşmasını sağlar. Ancak Allah’ın rızasını kazanmak için bunlar yeterli değildir. İbadetlerimizle beraber ahlakımızı da güzelleştirip, ahlaken kemale ulaşmamız gerekmektedir. Ramazana kavuşurken ahlaken kemale ulaşma yollarını aramamız gerekmektedir. Sözümüzü Yunus Emre’nin bir dörtlüğüyle bitirelim.
لاَ يَشْبَعُ الرَّجُلُ دُونَ جَارِهِ.
 “Komşusu aç iken, müminin tok dolaşması yakışık almaz[17][9] anlamındaki hadis, sosyal dayanışma duygusunu en çarpıcı bir biçimde gözler önüne sermektedir. Diğer taraftan  bu konuda ilgisiz kalan müminler uyarılmaktadır.
Küçülen dünyamızda açlara yardıma koşmak her olgun ve imkanı olan müminin temel görevlerinden biridir, iman olgunluğunun alametidir. Bu itibarla Hz.Peygamberin buyurduğu,
وَأَيُّمَا أَهْلُ عَرْصَةٍ أَصْبَحَ فِيهِمُ امْرُؤٌ جَائِعٌ فَقَدْ بَرِئَتْ مِنْهُمْ ذِمَّةُ اللَّهِ تَعَالَى
 “Bir mahallede bir kişi aç kalırsa, o mahalle halkı Allah’ın korumasından çıkar[18][10] anlamındaki hadis, hiçbir zaman hatırdan çıkarılmamalıdır.
İşte Ramazan, yardımlaşmanın dayanışmanın, yaraları sarmanın, ihtiyaç içerisinde olanların dertleri ile dertlenmenin zirveye çıktığı bir aydır.
Oruç, fakirlere karşı yardım duygusunu geliştirir. Ramazan ayı boyunca aç ve susuz kalan insan, yüce Allah'ın ihsan ettiği sayısız nimetlerin kadrini bilir, O'na şükreder, açlığın ne demek olduğunu anlamak suretiyle de bunu devamlı tadan fakirlere yardım ellerini uzatır.
Dolayısıyla mümin, imanından kaynaklanan hassasiyet ile çevresinde ihtiyaç sahiplerini araştırıp onların dertlerine derman olmaya çalışmalıdır.
Şu gerçeği hiçbir zaman unutmamamız gerekir ki, mal da mülk de Allah’ındır. Allah kullarını bunlarla imtihan eder.


Ramazan Oruç Ayıdır.
 Ramazan, öncelikle oruç gibi türlü hikmetlerle dolu bir kulluk görevinin yerine getirildiği, her türlü hayır, rahmet ve bereketi kendisinde barındıran bir aydır. Dolayısıyla Ramazan ayının en önemli özelliği oruç ibadetinin bu aya tahsis edilmesidir. Bundan dolayı Ramazan ayına “Şehr-i Siyam” denilmiştir.
Ramazan orucu, hicretin ikinci yılı içinde Şaban ayında farz kılınmıştır. Orucun farz olduğu Kitap, Sünnet ve İcma ile sabittir. Kur’an-ı Kerimde,  
عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ  يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوﺍ كُتِبَ
لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ  
 “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı” buyurulmuştur (Bakara, 2/183).
Orucun Mahiyeti
Oruç Arapça’da “savm” kelimesiyle ifade edilir. Savm sözlükte nefsi tutmak ve engellemek anlamındadır.
İslam dininde oruç, sabahın başlangıcı sayılan ikinci fecirden (tan yerinin ağarmasından) başlayarak güneşin batışına kadarki sürede başka bir deyişle imsaktan iftara kadar ibadet niyetiyle yemekten, içmekten ve cinsel ilişkiden nefsi uzak tutmaktır.
Oruç, ibadetleri değerli kılan ihlas özelliğini en çok yansıtan bir ibadettir. Çünkü, bir kışının oruçlu olup olmadığını ancak Allah ile kendisi bilir. Oruç, Yaratıcı ile kul arasındaki sevginin doruğa ulaştığı, her türlü gösteriş ve riyanın en az karıştığı kalbi bir ibadettir. Çünkü kul, oruçta Rabbi ile başbaşadır. Nitekim Yüce Allah bir hadisi kudsîde:

كُلُّ عَمَلِ ابْنِ آدَمَ لَهُ إِلاَّ الصِّيَامَ ، فَإِنَّهُ لِى ، وَأَنَا أَجْزِى بِهِ
 “Oruç doğrudan doğruya benim için yapılmış bir ibadettir. Onun (sayısız) karşılığını da doğrudan doğruya ben vereceğim”  buyurmaktadır.[19][11]
Bu itibarla oruç, ibadetlerin en büyüğüdür. İnsanları Miraca yükselten bir Burak’tır. İnsanların nefis ve arzularıyla yaptıkları savaştır.
Oruçtan beklenen amacın gerçekleşmesi için dikkat edilmesi gereken şeyler vardır. Kamil anlamda oruç bütün organların iştirakiyle gerçekleşir. Şöyle ki: Oruç tutan kişi mideyi yemek içmekten koruduğu gibi, dili de yalandan, gıybetten, kötü ve boş sözden uzak tutmalıdır. Göz harama bakmamalı, kusur aramamalıdır. Kulak gıybet, dedikodu ve boş sözler dinlememelidir. Gönül güzel şeyler düşünmelidir. Bilinmelidir ki, organları orucu iştirak etmeyi başaramayan kişi şeklen oruç tutmuşsa da, oruçtan beklenen gayeye bütünüyle ulaşamamış demektir. Hz Peygamberin,
رُبَّ صَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ صِيَامِهِ إَّﻻ الْجُوعُ. وَرُبَّ قَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ قَيَامِهِ إَّﻻ السَّهَرُ.
Nice oruç tutanlar vardır ki oruçtan onlara kalan sadece açlık ve susuzluktur” hadisi bu gerçeği vurgulamaktadır. [20][12]
Orucun Sağladığı Bazı Maddi Ve Manevi Yararlar
Allah'ın emir ve yasakları kulların iyiliği içindir. Yasaklanan şeylerde büyük zararlar, yapılması istenilen şeylerde de maddî ve manevî sayılamayacak kadar yararlar bulunmaktadır.
Oruç, sırf Allah’ın emri olduğu için tutulan bir ibadet olmakla birlikte fert ve topluma yönelik pek çok faydası da olan bir ibadettir. Orucu, Allah’ın bir emri olarak tutarken bu yararları da göz önünde bulundurmak durumundayız. Orucun başlıca yararları şunlardır:
Oruç Kişiyi Şükre Yöneltir: İnsan, kendisine verilen nimetlere karşı şükretmekle yükümlüdür. Şükür ise ancak, nimetin kıymetini takdir etmek, nimeti doğrudan doğruya Allah’tan bilmek ve nimete ihtiyaç hissetmekle mümkündür. Ramazan dışında insan, gerçek açlığı tam olarak hissetmediği için nimetlerin değerini tam olarak takdir edemeyebilir. Ramazan ayında kişi, oruç sayesinde nimetlerin asıl sahibinin Allah olduğunu kavrar ve gerçek görevi olan şükre yönelir.
Oruç Kötülüklerden Korur: Orucun bir özelliği de oruçluyu kötülüklerden koruyan bir ibadet oluşudur. 
Hz Peygamber (a.s.) bu hususu şöyle dile getirmiştir:

الصِّيَامُ جُنَّةٌ ، فَلاَ يَرْفُثْ وَلاَ يَجْهَلْ ، وَإِنِ امْرُؤٌ قَاتَلَهُ أَوْ شَاتَمَهُ فَلْيَقُلْ إِنِّى صَائِمٌ . مَرَّتَيْنِ
Oruç bir kalkandır. O halde oruçlu kötü söz söylemesin. Oruçlu kendisiyle çekişip kavga etmek isteyen kişiye ‘ben oruçluyum, ben oruçluyum’ desin...”[21][13]
“Oruç bir kalkandır” ifadesiyle orucun ,oruçluya melek özelliği kazandıracağı ve böylece onu kötülüklerden koruyacağı belirtilmiştir.
Oruç Nefsi Terbiye Eder, Ruhu Olgunlaştırır: İnsan yeryüzünün halifesi olarak yaratılmış harika bir varlıktır. Bedenle ruh gibi iki farklı unsur insanda iç içedir. İnsanın mutluluğu bu farklı unsurların dengede tutulmasına bağlıdır. Maddi yapı, ruhi ve manevi güçlere baskın çıkma eğilimindedir. Bu eğilim sürekli ve etkili olursa ruhun olgunlaşması ve tekamülü engellenmiş olur. O bakımdan bedenin ruha boyun eğmesi için bedenin gücünü sınırlayıp ruhun gücünü artırmak gerekir. Bunu gerçekleştirmenin en etkili yolu açlık, susuzluk, cinsel istekleri sınırlamak; kalp, zihin ve diğer organları denetim altına almaktır. İşte bütün bunlar oruç sayesinde sağlanabilir.
Oruç Sabır ve İrade Gücü Kazandırır: İnsan hayatının tatlı ve huzurlu günleri olduğu gibi, acılı ve sıkıntılı dönemleri de vardır. Çoğu kere nimet ve rahmete ulaşmanın yolu zahmet ve mihnetlere katlanmaktan geçer. Bu yönüyle sabır başarıya ulaşmanın en önemli şartlarından biridir. Oruçlu olduğu için sahip olduğu şeylere el sürmeyen kişi, iradesine hakim olmuş, nefsini zorluklara alıştırarak eğitmiş ve üstün bir meziyet kazanmış olur.Böyle bir insan acılı ve sıkıntılı durumlar karşısında sabır ve tahammül göstererek soğukkanlılığını koruyabilir. Bu sebeple oruç, insana  ileride karşılaşabileceği güçlüklere karşı hazırlık eğitimi yaptırır.
İnsan fıtratı, başkaldıran bir yapıya sahip olduğu için çoğu zaman aşırılıklar gösterir. Onun aşırılıklarını bastırmak için iradeyi güçlendiren ruhu arındıran oruca mutlaka ihtiyaç vardır.
Oruç Ahlakı Güzelleştirir: Oruç insana iyi huylar kazandıran köklü bir irade terbiyesi ve ahlak eğitimidir. Bir hadis-i Şerifte şöyle buyurulmaktadır:
مَنْ لَمْ يَدَعْ قَوْلَ الزُّورِ وَالْعَمَلَ بِهِ فَلَيْسَ لِلَّهِ حَاجَةٌ فِى أَنْ يَدَعَ طَعَامَهُ وَشَرَابَهُ
Kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa Allah, onun yemesini-içmesini bırakmasına hiç değer vermez[22][14] anlamındaki hadis, orucun hedefinin kötü huylardan uzak kalmak olduğunu açıkça göstermektedir.
Oruç kötü alışkanlıklardan kurtulmak ve iyi alışkanlıklar kazanmak için çok önemli bir fırsattır. Alışkanlıkların insan hayatı üzerinde büyük bir etkisi vardır. Kötü alışkanlıklara müptelâ olan, onların etkisinden kurtulmak için çok kuvvetli bir iradeye sahip olmalıdır. Şeytanın insanları kötü alışkanlıklara çekmek için en çok kullandığı iki yol mide ve şehvettir. Oruçla bu tehlikenin önüne geçilmiş olur. Dolayısıyla Allah rızası için tutulan oruç, insanı günahlardan uzaklaştırdığı gibi, gönüllerde güzel duyguların yeşermesine de vesile olur.
Oruç Sağlığı Korur: Bugün orucun insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri tüm dünyada bilinen ve kabul edilen bir gerçektir Orucun sağlığa ilişkin yararları tıp uzmanlarınca ortaya konulmaktadır. İnsan vücudunun bütün gün çalışarak yorulan uzuvları, uyku ve istirahat ile dinlendiği gibi, bir yıl boyunca durmadan çalışan vücut makinesi adeta Ramazan ayında dinlenmeye ve bakıma alınmış gibi olur. Oruç, özellikle mide ve sindirim organlarının dinlenmesi ve daha sonra  görevlerini daha iyi yapabilmesi için verilmiş iyi bir mola, iyi bir perhiz niteliğindedir. Bir çok hastalıkların tedavisinde doktorların perhiz ve diyet tavsiye etmeleri de bunu te’yid etmektedir. Burada Hz. Peygamberin konuya ilişkin bir hadisini belirtmek gerekir:
صُومُوا تَصِحُّوا   Oruç tutunuz ki, sıhhat  bulasınız”.[23][15]
Sonuç
                Müminlere bir ikram olarak sunulan Ramazan ayı; ibadet, tevbe, dua, zikir, arınma, sosyal yardımlaşma ve dayanışma ayıdır.
Ramazanda orucu bozacak maddi şeylerden kaçınmak ne kadar önemli ise, onun manasını bozan, sevabını götüren İslâm adabına aykırı davranışlardan sakınmak da önemlidir.
Öyleyse, her türlü hayrı, rahmeti, bereketi ve daha nice güzellikleri bünyesinde barındıran Ramazan ayını gereği gibi değerlendirelim. Oruçlarımızı Allah’ın emrine uygun olarak her türlü haram ve kötü davranışlardan sakınarak, bütün uzuvlarımızla tutalım. Tuttuğumuz oruca zarar verici her türlü olumsuz söz, fiil ve davranışlardan uzak duralım. Bu ayı fırsat bilip kendimizi gelecek yıllara ve âhiret hayatına manen hazırlayalım. Belki bir sene sonraki Ramazan ayına yetişilemeyebiliriz. Bunun idraki içinde olalım.
 وعنْ أَبي هُرَيرةَ رضيَ اللَّه عنهُ ، عن النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قالَ : « مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَاناً واحْتِساباً ، غُفِرَ لَهُ ما تَقَدَّمَ مِنْ ذنْبِهِ » متفقٌ عليه .
 Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallalllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır. "[24][16]
 « إِذا جَاءَ رَمَضَانُ ، فُتِّحَتْ أَبْوَابُ الجنَّةِ ، وغُلِّقَت أَبْوَابُ النَّارِ ، وصُفِّدتِ الشياطِينُ »
Ramazan geldiği zaman cennet kapıları sonuna kadar açılır, Cehennem kapıları kapatılır ve şeytanlar bağlanır [25][17]
وعن ابنِ عباسٍ ، رضِيَ اللهُ عَنْهُمَا ، قالَ : كَانَ رَسُولُ اللهِ ، صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم ، أَجْوَدَ النَّاسِ ، وَكَانَ أَجْوَدُ مَا يَكُونُ في رَمَضَانَ حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ ، وَكَانَ جِبْرِيلُ يَلْقَاهُ في كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْ رَمَضَانَ فَيُدَارِسُهُ القُرْآنَ ، فَلَرَسُولُ اللهِ ، صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم ، حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ أَجْوَدُ بِالخَيْرِ مِنَ الرِّيحِ المُرْسَلَةِ »متفقٌ عليه .
İbni Abbâs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûllullah sallallahu aleyhi ve sellem insanların en cömerdi idi. Onun en cömert olduğu anlar da ramazanda Cebrâil'in, kendisi ile buluştuğu zamanlardı. Cebrâil aleyhisselâm, ramazanın her gecesinde Hz. Peygamber ile buluşur, (karşılıklı) Kur'an okurlardı. Bundan dolayı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Cebrâil ile buluştuğunda, esmek için engel tanımayan bereketli rüzgârdan daha cömert davranırdı. "[26][18]

 وَعَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهَا قَالَتْ : « كَانَ رَسُولُ اللهِ ، صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم ، إِذَا دَخَلَ العَشْرُ أَحْيَى اللَّيْلَ ، وَأَيْقَظَ أَهْلَهُ ، وَشَدَّ المِئْزَرَ » متفقٌ عليه .
Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Ramazan ayının son on günü girdiğinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geceleri ihyâ eder, ev halkını uyandırır, ibadete soyunarak eşleriyle ilişkiyi keserdi.[27][19]

“Rasulülah (as) zorunlu bir dini görev olarak yüklemeksizin müslümanları Ramazan gecelerini ibadetle değerlendirmeye teşvik eder ve şöyle derdi: İnanarak ve Allah’ın rızasını gözetip karşılığını umarak oruç tutan kimsenin geçmiş günahları bağışlanır” [28][20]



[1][1] Bakara 2/185
[2][2] Müslim, Sıyam 1 (Hadis No: 1079); Bakınız, Buhari, Savm 5; Nesâi,, Sıyam 3
[3][3] Bak: Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslüm Terceme ve Şerhi, Sönmez neşriyat, VI/8
[4][4] Müslim, Sıyam 2
[5][5] Tevbe 9/20; Yusuf 12/ 90. Ayrıca bakınız: A’raf 7/170; Yusuf 12/ 56; Kehf 18/30
[6][6] Nesai, Sıyam :5
[7][7] Müslim, Tahâre: 16
[8][8] Buhari, Savm: 8, Edeb:51; Bak. Ebu davud, Savm: 25; Tirmizi, Savm: 16; İbn mace, Sıyam: 21
[9][9] Bak. Buhari, savm:9; Müslim, Sıyam: 163
[10][10] Buhari, İman:28; Savm:6; Müslim, Sıyam: 203
[11][11] Bak. Yararlanılabilecek hadisler başlığı
[12][12] el-Bakara (2):183-185
[13][13] Tecrid, 902; التخريج (مفصلا): أحمد في مسنده وصحيح البخاري وأبو داود والترمذي وابن ماجة عن أبي هريرة تصحيح السيوطي: صحيح  
[14][14] Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163
[15][15] Buhârî, Cihâd 36; Müslim, Sıyâm 167–168. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü'l–cihâd 3;








[24][16] Buhârî, Îmân 28, Savm 6; Müslim, Sıyâm 203, Müsâfirîn 175. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 1, Savm 57; Tirmizî, Savm 1, Cennet 4; Nesâî, Sıyâm 39; İbni Mâce, İkâmet 173, Sıyâm 2, 33
[25][17] Müslim, Sıyam 1 (Hadis No: 1079); Bakınız, Buhari, Savm 5; Nesâi,, Sıyam 3)
[26][18] Buhârî, Bedü'l–vahy 5, 6, Savm 7, Menâkıb 23, Bed'ul–halk 6, Fezâilü'l–Kur'ân 7, Edeb 39; Müslim, Fezâil 48, 50. Ayrıca bk. Tirmizî, Cihâd 15; Nesâî, Sıyâm 2; İbni Mâce, Cihâd 9
[27][19] Buhârî, Leyletül–kadr 5; Müslim, İ'tikaf 7. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 1; Nesâî, Kıyâmu'l–leyl 17; İbni Mâce, Sıyâm 57
[28][20] Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi de de yer alan bu hadis için bak: Nesai, Sıyam 5

1 yorum:

  1. The casino casino hotel at Harrah's and the LINQ - Air Jordan
    The casino hotel at Harrah's and the LINQ air jordan 18 retro men blue to my site Hotel in Las Vegas is the most beautiful air jordan 18 retro men shop place air jordan 18 retro store to be how can i find air jordan 18 retro yellow if you're 토토사이트 광고 샤오미 going to visit the action at the

    YanıtlaSil